catch ne demek?
- Yakalamak, tutmak, ele geçirmek
- Yetişmek (trene, vapura, uçağa)
- Takılmak (elbise, çorap)
I caught my sleeve on the door handle. / Gömleğimin kolu kapının koluna takıldı.
- Cezbetmek, çekmek, göz almak
- Büyülemek, teşhir etmek
- Yakalanmak
- Sıkışmak
She caught her finger in the door. / Parmağı kapıya sıkıştı.
- Ateş almak, tutuşmak
- Yayılmak, sirayet etmek, geçmek
- Duymak; anlamak; farketmek
I didn't catch that. / Onu duymadım.
- Tutma, yakalama
- Av, bir partide yakalanan av veya balık
- Suçustü yakalamak, basmak
- Müstakbel eş olarak düşünülen uygun kişi
- Vurmak, inmek
- Kilit dili
- Parça, bölüm
- Bityeniği
- Şarkının hatırda kalan bir iki mısraı, birkaç kişinin sıra ile söyledikleri şarkı, rondo
- Nefesini tutmak
catch 22
- Madde 22, Joseph Heller tarafından İkinci Dünya Savaşı'nın son aşamalarında yazılmış olan hicivsel bir
catch a bus
- Otobüse binmek, otobüsle seyahat etmek, otobüsle gitmek