casus ne demek?
Kökeni: Arapça
- Bir devlet veya kuruluşun gizli amaçları için çalışan kimse, çaşıt, ajan
Ortalığı karıştırmak isteyen yabancı kimseler, askerlik casusları burada oturur.
M. Ş. EsendalParmaklarını sayfaların arasına sokup casusun kendisine verdiği parayı aradı ve buldu.
İ. O. Anar - (C.: Cevasis) Hafiye. Gizli sırları haber veren. Kendi asıl şahsiyetini gizleyip, kendini iyi şahsiyet şeklinde göstererek ve gizli yollarla bir devletin askeri, siyasi ve mali durumlarına dair haberleri başka bir devlet menfaatına olarak toplayıp bildiren kimse.
- (C.: Ceasis) Kötü huylu, kısa boylu. (Osmanlıca'da yazılışı: ca'sûs)
- Bk. çaşıt
- An event; an occurrence; an occasion; a combination of circumstances; a case; an act of God.
- See the Note under Accident.
- Intelligencer.
- Beagle.
- Emissary.
- Gumshoe.
- Infiltrator.
- Spook.
- Secret agent.
- Intelligence agent.
- Nack.
- Plant.
- Scout.
çaşıt
- Ara bozmak amacıyla söz taşıyan kimse.
- Ajan
- Bir devletin, ya da bir kimsenin sırlarını başkası adına öğrenmeyi üzerine alan kişi.
- Casus, ihbarcı, fitneci.
- Spy.
- Espion
casus belli
- Savaş nedeni
- Savaşı gerektiren olay
casus çemberi
- Spy ring.