buzlu ne demek?
- Buz tutmuş, buz bağlamış olan.
- Buz içinde tutularak, içine buz katılarak soğutulmuş
Serin bir yerde oturuyor, buzlu şurubunu, buzlu içkisini içiyor.
M. Ş. Esendal - Buğulanmış gibi olan, saydam olmayan
Kalem odasından buzlu bir camekânla ayrılmış...
R. N. Güntekin Frosted, mat, matt.
With ice.
Iced.
Frosted.
Frosty.
On the rocks.
Frappe.
Ground.
Translucent.
Glacial.
Mixed with ice.
Glazed.
Chilled.
Frozen.
Freezing.
buzlu ampul
- Işığa hafif bir yayınıklık vermek üzere iç yüzeyi buzlanmış ampul.
Satin-etched bulb.
Innenmattierter Kolben
Ampoule satinée
buzlu asetik asit
Glacial acetic acid,acetic acide glacial.