buyurmak ne demek?
- Bir şeyin yapılmasını veya yapılmamasını kesin olarak söylemek, emretmek
Ahlak sadece kötülük etmekten çekinmek değildir, başkalarının edecekleri kötülükleri de önlemeye çalışmayı buyurur.
N. Ataç - Söylemek, demek, düşüncesini bildirmek
Çok doğru buyuruyorsunuz.
F. R. Atay - Gelmek, gitmek, geçmek, girmek
Salona buyurmaz mısınız?
M. C. Kuntay - Almak
Buyurunuz kahvenizi!
M. E. Yurdakul - Etmek, eylemek
Size karşı derin hürmeti vardı, lütuf buyurur sorarsanız yalnızlığını hissetmez.
R. H. Karay - Charge.
- Command.
- Decree.
- Enjoin.
- Ordain.
- Prescribe.
- Rule.
- To command.
- To order.
- To decree.
- To enjoin.
- To come.
- To enter.
- To have.
- To eat.
- To drink.
- To say.
- To utter.
- To pass.
- To take / to have sth eating / drinking.
- Order.
buyurma
- Buyurmak işi.
- Ordination, act or state of being ordained.
buyurmamak
- (neg. form of buyurmak) order, command, come, decree, help oneself to, ordain, please, prescribe, will.