burkulmak ne demek?
- Burkma işine konu olmak.
- Üzüntü duymak
Hayatımızda bozukluğunu, yokluğunu içlerimiz burkularak duyduğumuz ne vardır ki, millî şuur eksikliğinden gelmesin?
O. S. Orhon - Kol, parmak vb. birdenbire kendi eklemi üzerinde dönmek, bir zorlanma sonucunda incinmek
Kadınlar korktular, ayaklarında mutfak takunyaları burkularak bahçeye koştular.
M. Ş. Esendal - Rick.
- To be twisted.
- Twist.
- To be sprained.
burkulma
- Burkulmak işi.
- Eklem yüzlerinin münasebeti bozulmadan yalnızca kapsüler ligamentlerin kısmen veya tamamen yırtılmasıyla eklem yüzlerinin geçici ve tam olmayan yer değiştirmesi, distorsiyon.
- Sprain.
- Buckling.
- Twist.
- Wrench.
- Distortion.
burkulma var
- I have a strain