bulanıklık ne demek?
- Bulanık olma durumu
Bakışlarına çoktan bir ihtiyar sarhoş gözlerinin bulanıklığı gelmişti.
Y. K. Karaosmanoğlu - Çözünmemiş asıltının ışığı saçtırarak sıvıyı saydam göstermemesi.
- Berrak durumda bulunan ve içinde gözle görülen herhangi bir partikül var olmayan içeceklerin, herhangi bir hata sonucunda berraklığını yitirmesi.
- Gıda maddelerinde tanı ölçütü, turbidite.
- Su içerisindeki asılı partiküller nedeniyle berraklığın bozulması, turbidite.
- Blurriness.
- Cloudiness.
- Blur.
- Mackle.
- Turbidity.
- Turbidité
bulanık
- Bulanmış, duru olmayan bir biçimde
- Bulanmış olan, duru olmayan
- Bulutlu, kapalı (hava).
- Açık seçik görünmeyen, net olmayan.
- Donuk, anlamsız, fersiz (bakış)
- Niteliği tam anlaşılmayan
- Görüntünün odak noktasına düşmemesinden doğan durum.
- Out of focus, blurred, unsharp, hazy.
- Muddy.
- Blurry.
bulanıklık dairesi
- Bk. bulanıklık tekeri
bulanıklık noktası
- Kalorimetrede soğuyan yağın bulandığı ve donmanın ilk belirtisi olan koyu bir tabakanın oluştuğu sıcaklık.
- Cloud temperature.