bocalamak ne demek?
- Gemi rüzgâra karşı gidemeyerek sürüklenmek.
- Bir işte tutulması gereken yolu kestirememek, ne yapacağını bilememek, kararsız olmak
İçinde bocaladığı bunalımın korkuya, çok benzediğini, bunun da komik bir şey olduğunu anlayamıyordu.
T. Buğra - Falter.
- Flounder.
- Vacillate.
- Waver.
- Wobble.
- To falter.
- To flounder.
- To stumble.
- To waver.
- To vacillate.
- To veer.
- To act in a confused manner.
- Baffle.
- Fluctuate.
- To get oneself tied up.
bocalama
- Bocalamak işi.
- Fluster.
- Wobble.
bocalamamak
- (neg. form of bocalamak) fluctuate, get confused, falter, flounder, fluster, halt, oscillate, stagger, teeter, vacillate, waver, wobble.