boşanmak ne demek?
- Karı ve koca mahkeme kararı ile birbirinden ayrılmak
Ne oldu da kocasından boşandı, sen anladın mı?
M. Ş. Esendal - Hayvan, başlığından, koşum takımından veya bağından kurtulmak.
- Birdenbire ve bol bol akmak
Bir zamandır kendimi tutamıyorum, gözyaşlarım birden boşanıyor.
E. E. Talu - Baskı altında gergin duran bir şey, birden ve hızla kurtulmak
Vecihe, fazla kurulmuş bir zemberek şiddetiyle boşandı.
R. N. Güntekin - Kapalı bir yerde bulunan insanlar birden dışarı çıkmak
Yoksa tımarhane mi boşanmıştı?
Ö. Seyfettin - Çok ağlamak
Gözlerinden yaşlar boşandı birden.
C. Uçuk - Dertlerini, yakınmalarını anlatmak.
- Sıyrılmak, kurtulmak
Sabırsız ellerle acele acele üst başından boşandı ve çıplak olarak denize atladı.
Halikarnas Balıkçısı - T. Eşi ile olan nikah bağını bozmak. Eşinden ayrılmak.(Medeni kanun, boşama yetkisini mahkemeye bırakmıştır. İslam dini evlenmeyi Allah'ın emirleri dahilinde karşılıklı rızaya bağlı hür bir sözleşme olarak gördüğünden kadınla erkek boşanma yetkisinin kimde olacağını da kararlaştırabilirler. İsterlerse mahkemeyi, isterlerse velilerini, isterlerse eşlerden birini yetkili kılabilirler. Görülüyor ki, İslam dini insanlara medeni kanundan daha çok hak ve hürriyet tanımıştır. İslamiyet evleneceklerde denkliği, (küfüv) (din ve ahlakta denklik) şart koşar. Evlendikten sonra bazı bakımlardan anlaşamamazlıklar çıkarsa karşılıklı birbirine katlanmalarını ve sabırlı olmalarını tavsiye eder. Boşanma son çaredir. Eğer istek erkek tarafından geliyorsa mehir denilen tazminatı kadına ödemek zorundadır. Görülüyor ki, İslamiyet, kadın haklarının korunmasını istemektedir.) (Bak: Aile)
- Divorce.
- Obtain a divorce.
- Be loosed.
- Burst into tears.
- To be divorced from.
- To be set loose.
- To be set free.
- To break loose.
- To break through its barriers.
- To be discharged by accident.
- To burst forth.
- To pour out one's heart.
- Burst.
boşanma
- Boşanmak işi.
- Eşlerden birinin boşanma ilamı almasıyla evlilik birliğinin son bulması
- Runaway.
- Exhaustion.
- Flux.
- Divorce.
- Split.
- Split-up.
- Being divorced.
- Pour.
boşanma davası
- Eşlerden birinin evlilik birliğine son verecek kararı elde etmek için açtığı dava.
- Divorce suit.
- Divorce case.