bilezikli ne demek?
- Aşma işini yaptırmak.
- Bileziği olan.
- Bilezik takmış olan
Panjurun gölgesinde beliren altın bilezikli, zayıf bir kadın kolu gördüm.
H. E. Adıvar - Bracelet, bangle; metal ring, bush, collar, segment.
aşma
- Aşmak işi.
- Evcil hayvanların çiftleşmesi.
- Geniş ölçülü kıvrımlarda çok kıvrılmış tabakaların bir yana doğru iyice yatarak ileri doğru uzanması.
- Konuşmanın kendine yabancı bir çekime geçmesi.
- Exceeding.
- Passing over.
- Climbing over.
- Going beyond.
- Crossing.
- Drift.
bilezikli askı
- Boruyu asmakta kullanılan bir askı türü.
- Bk. bilezikli askı
bilezikli yatak
- Collar bearing