berrak ne demek?
Kökeni: Arapça
- Duru, temiz, aydınlık, açık.
Bu sabah hava berrak / Bu sabah her şey billurdan gibi.
C. S. Tarancı - Saf, bulanık olmayan
Hiçbir yerde buradakinden daha saf ve berrak sulara tesadüf etmedim.
H. S. Tanrıöver - Kulağa hoş gelen ses.
- Açık, bulutsuz hava.
- Nurlu, pek parlak.
- Şimşek, parıltı.
- Bk. seçik
- Clear.
- Unclouded.
- Limpid.
- Brillant.
- Crystalline.
- Crystal.
- Bright.
- Just.
- Liquid.
- Lucent.
- Lucid.
- Pellucid.
- Serene.
- Speaking.
- Transparent.
- Vivid.
seçik
- Bir konunun duyarkat ya da almaç görüntülüğü üzerindeki görüntüsünün bulanıklıktan uzak, her noktasının görüntüde bir nokta oluşturacak arılıkta olması.
- Seçilmiş, seçkin.
- Sharp.
- Clear.
- Distinct.
- Scharf
- Nette, aigu
berrak ses
- Bk. duru ses
berrak söyleyiş
- Articulation.