benzetmek ne demek?
- Bir şeyde başka şeye benzeyen yönler bulmak
Onu ceylana benzetiyorum.
R. H. Karay - Kötü bir duruma getirmek, bozmak.
Adamı fena benzetmişler.
- Benzer duruma getirmek.
- Dövmek.
- Do one's job for one.
- Knock galley-west.
- Liken.
- Compare.
- Assimilate.
- Simulate.
- Associate.
- Bash up.
- Belabor.
- Belabour.
- Clobber.
- Imitate.
- Sort smb.
- To mistake.
- To mix sb up.
- To compare to.
- To liken.
- To ruin.
- To break.
- To smash.
- To beat.
- To trash.
- To mistake sth for sth else.
- Assimilate to.
- Compare to.
benzetmek gibi olmasın
- Kötü bir sona uğramış birinden ya da bir şeyden söz ederken, ona benzetilen kimse ya da şey için kötü bir duygu beslenilmediğini anlatır.
- Bir durum, olumsuz bir örnekle açıklanacağı zaman kullanılan deyim.
benzetme
- Bir şeyin niteliğini anlatmak için o niteliği eksiksiz taşıyan bir şeyi örnek olarak gösterme işi, benzeti, teşbih
- Benzetmek işi.
- Teşbih.
- Simile.
- Comparison.
- Image.
- Mimesis.
- Similitude.
- Imitation.
- Figure of speech.