bastırma ne demek?
- Bastırmak işi.
- Karşı güreşçiyi alta düşürüp, bağımlı duruma getirme.
- Kaba toprağı tıkızlaştırma. (Bahçecilik)
- Rüzgarın aniden hızlanması.
- İtilme. (Psikanaliz)
- Elle dokuları bastırarak yapılan masaj.
- Appeasement.
- Compression.
- Depression.
- Repression.
- Stranglehold.
- Suppression.
- Damping.
- Pressing.
- Pressure.
- Suppresion.
- Weighing.
- Restraining.
- Banking.
- Overtake.
- Blanketing.
- Extinquishing.
- Extinction.
- Outbalancing.
- Squashing.
- Overwhelming.
- Quenching.
- Damper.
- Action.
- Attenuation.
- Choking.
- Inducing.
- Tamping.
bastırmak
- Basma işini yaptırmak
- Zararlı bir olayı önlemek.
- Durdurmak.
- Üstünlüğünü göstermek
- Bir kumaşın kenarını kıvırıp dikmek.
- Gidermek
- Cevabı hemen yetiştirmek.
- Ansızın birinin yanına gitmek
- Depress.
- Push down.
bastırmak
- Basma işini yaptırmak
- Zararlı bir olayı önlemek.
- Durdurmak.
- Üstünlüğünü göstermek
- Bir kumaşın kenarını kıvırıp dikmek.
- Gidermek
- Cevabı hemen yetiştirmek.
- Ansızın birinin yanına gitmek
- Depress.
- Push down.
bastırmamak
- (neg. form of bastırmak) press down on, depress, push down, compress, weigh down, weigh, allay, alleviate, appease, assuage, bear against, beat down, bottle up, burke, choke, crucify, drown, extinguish, flow, gulp, gulp down, hold down, keep down, keep in, keep under.