bahşetmek ne demek?
- Karşılıksız olarak vermek, bağışlamak, sunmak
Geçmiş zamanların bize bahşettiği daha mükemmel bolluğu hatırlayacaktık.
Y. K. KaraosmanoğluAyrıca Saray Kütüphanesine dilediğim kadar girip çıkma müsaadesi bahşettiler.
A. Kabaklı - Concede.
- Grant.
- To give.
- To grant.
- To bestow.
- To grant a right.
- Send.
bahşetme
- Bahşetmek işi.
- Conferment.
- Dotation.
- Granting.
bahşedilen hak
- Bk. bağışlanan hak
Yorumlar
Ffdhreyyttf çok kotu