badir ne demek?
- Hemen yapmak isteyen.
- Bir anda olan.
- Dolunay.
- Büyümüş çocuk.
- Olgun.
Happening suddenly.
Who strives to do instantly.
Full moon.
Full grown.
Ripe.
hemen
- Bkz. anında
- Çabucak.
- Aşağı yukarı
- Yalnız, sadece.
- Vakit geçirmeden
Immediate.
Prompt.
Immediately.
Instantly.
Directly.
badire
- Birdenbire ortaya çıkan tehlikeli durum
- Sıkıntı, zor durum
- Öfkeyle yapılan yanlışlık.
- Aniden söylenen söz.
- Namlunun, kılıcın ve tüm bitkilerin uç kısmı.
- Birdenbire meydana gelen hal, felaket, musibet.
Unforeseen danger.
Unexpected calamity.
badire atlatmak
- Beklenmedik biranda ortaya çıkan tehlikeli ve güç bir durumdan kurtulmak.