başlı ne demek?
- Başı olan
O zaman kırmızı başlı kibritler vardı ya.
P. Safa - Yuvarlak, toparlak.
- Önemli, esaslı.
- Mec. Mağrur, başı yukarıda olan.
- Having a head.
- Headed.
başlı başına
- Başka şeylerden ayrı olarak, kendi başına, tek başına
- Başka şeylerden ayrı yalnız kendisi
- Müstakilen.
- Separate / dependent in itself independently.
- By oneself.
- On one's own.
başlı gemi
- Baş taraftan fazla yük aldığı zaman başı eğik duran gemi için söylenir.
- By the head.