bağdaşmak ne demek?
- Anlaşmak, uzlaşmak, uymak, imtizaç etmek
Gerçekle bağdaşmayan ihtiraslar, insanın duygusunu hüzünden tedirginliğe, hatta tiksintiye kadar zorluyor.
T. Buğra - Uygun düşmek.
- Bağdaş kurup oturmak
İçerde, peykelere bağdaşmış, sarıkları kirli, sakalları seyrek, kara sarı ihtiyarlar.
A. İlhan - Çocuk oyunlarında arkadaş olmak.
- Agree.
- Reach an agreement.
- Square with.
- Accord.
- Comport.
- Consort.
- Square.
- Mesh.
- To agree with.
- To accord with.
- To suit.
- To get on well with.
- To get along well with.
- To be compatible with.
- Tally.
bağdaşma
- Bağdaşmak işi, imtizaç.
- Birbiriyle anlaşma, uyuşma.
- Kurum bağdaşması.
- Toplumu oluşturan düşünceler, inançlar, duygular ve davranışlar arasındaki uyum.
- Combination.
- Concord.
bağdaşmamak
- (neg. form of bağdaşmak) conflict, disagree.