bağışlamak ne demek?
- Bir mal veya hakkı karşılık beklemeden birine vermek, teberru etmek.
Ödünç aldığı parayı bile kendinden daha ihtiyaçlısına bağışlayan ancak bir masal adamıdır, değil mi?
İ. A. Gövsa - Herhangi bir kötü davranış için ceza vermekten vazgeçmek, affetmek
Çocuk elindeki çiçek demetini kumandanın ayağı altına atarak: -Babamı bağışlayınız diyordu.
F. R. Atay - Görevden çekmek, almak.
- (mecaz) hoşgörmek
Sizleri meraka sokmamı aranızda bulunmamın sevincine bağışlayın.
Halikarnas Balıkçısı - Deyimlerde "Tanrı esirgesin, ayırmasın" anlamlarında kullanılan bir söz.
- Hibe etmek, armağan etmek, hediye etmek, bahşetmek, lütfetmek.
- Donate.
- Give away.
- Give to charity.
- Pardon.
- Forgive.
- Excuse.
- Have mercy.
- Save.
- Absolve.
- Bestow.
- Dispense.
- Endow.
- Grant.
- Hand out.
- Hand over.
- Instate.
- Kick in.
- Remit.
- Condone.
- To pardon.
- To donate.
- To make gift.
- To spare.
- Contribute.
bağışlama
- Bağışlamak işi, yarlıgama, mağfiret, gufran.
- Hibe etme.
- Birine karşılıksız bir şey vermek.
- Ödek almış güreşçiye haklarını geri verme.
- Hayatta olanlar arası bir sözleşme.
- Forgiveness.
- Pardon.
- Donation.
- Granting.
- Remission.
bağışlama vadi
- Bağışlama sözvermesi, sözverisi.