büzülmek ne demek?
- Büzme işi yapılmak
Sağ gözünün kuyruğu çiçek bozuğundan hafifçe büzülmüştü.
R. N. Güntekin - Korku, şaşkınlık, soğuk vb. etkenlerle bir kenara sinmek, bir kenara çekilmek
Geniş hasırlı sofanın bir kenarına da biz büzülmüştük.
F. R. Atay - Shrink.
- Crouch.
- Ensconce oneself.
- To be gathered.
- To be puckered.
- To shrink.
- To shrivel up.
- To crouch.
- To cover.
- To draw one's body together.
- Pucker.
büzme
- Ağzı büzülerek kapatılan (kese, torba vb.)
- Büzmek işi.
- Constructing.
büzülme
- Büzülmek işi.
- Günlük sıcaklık ayrımlarının büyük olduğu karasal iklimlerde görülen, kayaçların oylum değiştirmeleriyle ilgili fiziksel olay. bkz. genleşme, mekanik parçalanma.
- Hava koşullarının elverişsizliğinden dolayı film tabanında ya da duyarkatta ortaya çıkan kırışma, kısalma.
- Bir peltenin, sıvı kesimini birden geri vererek oylumunu küçültmesi.
- Bir numunenin uzunluğunun ıslanma veya sıcaklık sonucu kısalması.
- Shrinking.
- Shrinkage.
- Shrinkage, shrinking.
- Shrink.
- Contraction.
büzülme derzi
- Contraction joint.