büfe ne demek?
Kökeni: Fransızca
- Evlerde içine yemek takımlarının konduğu dolap.
- Toplantılarda yiyecek ve içeceklerin konulduğu masa
Kadınlar büfeye gidip bir şey yemek için bile kımıldamıyorlardı.
F. R. Atay - Yiyecek, içecek, gazete, dergi vb.nin satıldığı küçük dükkân
Ben köşedeki büfeden size sandviç getirebilirim.
P. Safa - Fr. İçinde sofra takımı konulan dolap. Yemek dolabı.
Coffee shop.
Buffet.
Sideboard.
Cupboard.
Lunch counter.
Soda fountain.
Commissary.
Dresser.
Kiosk.
Kiosque.
Refreshment room.
China cabinet.
Stand selling drinks.
Food and sundries.
Canteen.
Refreshment booth.
Refreshment kiosk.
Refreshment stand.
Buffet
büfe arkalığı
Banqljette
büfe içiminde verilen hafif yemek
Buffet.