ayrılmak ne demek?
- Ayırma işine konu olmak
- Bir yerden, bir kimseden, bir şeyden uzaklaşmak
... rahat bir tavırla yanındaki adamdan ayrıldı.
Y. K. Karaosmanoğlu - Boşanmak
- Azimet etmek.
- Terk etmek.
- Bölünmek.
- Işığın prizmadan geçerek basit renklerine ayrılması.
- Check out.
- Break up.
- Divorce.
- Divorce from.
- Part with.
- Part from.
- Depart.
- Quit.
- Split.
- Split off.
- Apostatize.
- Break away.
- Break with.
- Part company with.
- Cut loose.
- Decamp.
- Defect.
- Desert.
- Deviate.
- Disunite.
- Divaricate.
- Disengage.
- Divide.
- Part.
- Resign.
- Secede.
- Separate.
- Sever.
- Start.
- To be separated.
- To part.
- To leave.
- To depart.
- To break with sb.
- To break away.
- To drop out.
- To resign.
- To throw sth up.
- To divergeto leave.
- To diverge.
- To separate from one another.
- To open up.
- To split.
- To crack.
- To depart from.
- To be legally separated.
- Branch.
- Cast.
- Clear off.
- Cleave.
- Detach.
- Dissaffiliate.
- Dissever.
- Dissociate oneself.
- Distinguis.
- Unstuck.
- Get clear of.
- Leave.
ayrılma
- Ayrılmak işi.
- Bir biçmeden geçen beyaz ışığın türlü renklerde görünmesi.
- Çeşitli dalga uzunluklarından oluşan ışığın, saydam bir yüzeyden geçerek izgeye dönüşmesi.
- Mayozda homolog kromozomlarınayrılması ve bunun sonucu olarak alellerin ayrılarak farklı gametlere gitmesi. Segregasyon.
- Bir oluşumun oturduğu, bulunduğu veya yapıştığı yüzeyden ayrılması, dekolman.
- Detachment.
- Segregation.
- Secessional.
- Disconnection.
- Separation.
ayrılma açısı
- Angle of departure, divergence angle.