asker ne demek?
- Erden generale kadar orduda görevli bulunan herkes.
Adına ve şimdi gördüğüm şahsiyetine zaten hayran olduğum büyük askerin bu alakası beni heyecana düşürmüştü.
İ. A. Gövsa - Er.
Dışarıda kolları kırmızı beyaz işaretli askerlerin taşıdığı boş sedyeler süratle uzaklaşıyor.
N. Hikmet - Askerlik görevi veya ödevi.
Ali askerden döndü.
- Topluluk düzenine saygısı olan, disiplinli.
- Yurdun korunması yolunda iyi dövüşmesini başaran.
- Bk. er
- Devredici, seyyar.
- 1. ordu, ordu örgülüyle ilgili. vazife yapan. 2. ülke savunmasında istihdam edilmek üzere eğitilip donatılan kimse. 3. rütbesiz asker, er.
- (C.: Asakir) Devlet ve memleketin muhafazası için ücretli veya ücretsiz olarak veya kur'a ile toplanarak hazır bulundurulan ve resmi elbise giyen silahlı adamlar topluluğu. Er, leşker, nefer.
- One who asks; a petitioner; an inquirer.
- An ask; a water newt.
- Someone who asks a question.
- Soldier.
- Warrior.
- Guardsman.
- Man-at-arms.
- Serviceman.
- Military service.
- Troops.
- Private.
- Conscript.
- Army.
- Soldiers.
- Military man.
- Isteyen kimse, rica eden kimse, soran kimse
er
- Erbiyum elementinin simgesi.
- Erkek
- Erken
- İşini iyi bilen, yetenekli kimse
- Kahraman, yiğit.
- Rütbesiz asker, nefer.
- Koca.
- İhtiyaçları devlet tarafından deruhte ve temin olunan rütbesiz askerdir.
- Karınca ve termit sosyetelerinde koloninin işlerini paylaşan, kanatsız ve büyük başlı işçi bireylerden oluşan sınıf. Asker, nefer.
- Erkek.
asker balığı
- Naylon balığı.
- Sargocentron rubrum
asker barakası
- Hut