asil ne demek?
- Soylu
Hepsi de iyi yüzlü asil tavırlı aile çocuklarıydı.
Y. K. KaraosmanoğluKaybettiğimiz bu asil adamın bizimle beraber çalışmasına hakikaten imkân yokmuş.
H. S. Tanrıöver - Yüksek duygu ile yapılan.
- Soyu, sopu belli. necip.
- Bir görevin asıl sahibi.
- Esas. Yedek olmayan.
- Sağlam
- Köklü, asaletli.
- Iyice kökleşmiş, yüksek duygularla hareket eden
- Edepli, terbiyeli.
- Kendi kendine hareket eden
- (C.: Avasil-Usul) Kovandan bal alan kişi. (Osmanlıca'da yazılışı: âsil)
- Highborn.
- Lordly.
- Noble.
- Permanent vekil karşıtı.
- Aristocratic.
- Official definitively appointed.
- Permanent.
- Principal.
- Dignified.
- Elevated.
- Generous.
- Gentle.
- Great.
- High.
- High- born.
- Master.
soylu
- Doğuştan veya hükümdar buyruğuyla, bazı ayrıcalıklara sahip olan ve özel unvanlar taşıyan (kimse), asil
- İyi tanınmış, köklü bir aileden gelen (kimse), necip, kişizade, asil
- Saygı uyandıran, yücelik taşıyan
- Soyu iyi nitelikli olan, iyi cins soydan gelen (at vb.).
- İyi tanınmış, köklü bir aileden gelen kimse.
- Grand.
- High.
- Patrician.
- Pedigreed.
- Princely.
asil beyefendi
- Grand seigneur, grand seignior.
asil bir aileden gelen
- Born to the purple