araz ne demek?
- Araz, devamlılığı ve kalıcılığı olmayan, kendi başına bir varlığı bulunmayan ve var olmak için dayanacak bir cevhere muhtaç olan şey demektir.
- Bir arada görülen ve özel bir durumu veya hastalığı anlatan durum.
- Belirtiler.
- İlinek.
- Bulgu
Bu hastalığın gösterdiği çeşitli araz üzerindeki sayısız müşahedelerim bana bir nevi pratik ihtisas temin etmişti.
R. N. Güntekin - Osmanlıca'da yazılışı: a'raz.
- İşâret, alâmet.
- Esenlik, mutluluk.
- Belirti, işaret.
- Sel, akıntılı su.
- Bk. ilinek
- Bk. beliri
- Bk. sendrom
- Belirti.
- Saadet.
- Bir tür ot.
- Soğuk.
- İşaret, alamet.
- Hastalık, dert.
- Symptoms.
- Sign.
- Symptom.
- Syndrome.
ilinek
- (Aristoteles'te) Bir konuya bağlı olan ve o konu olmadan kendisi var olamayan şey; kendi başına var olamayan, bir taşıyıcıyı, bir tözü gerektiren şey; tözün niteliği.(Ör. Aklık nesneden bağımsız olarak var olamaz.) Karşıtı ve bağlılaşık kavramı: bk. töz
- Bir şeye zorunluluk sonucu bağlı olmayan, onun özünde bulunmayan, rastlantı ile olan nitelik, araz.
- (Lat. accidens = rastlantısal olan, çıka gelen) : 1- Bir nesneye zorunlu olarak bağlı olmayan, onun özünde bulunmayan; rastlantı ile olan nitelik. // Platon-Aristoteles açımlayıcısı Yeni Platoncu Porphyrios, Eisagogé adlı yapıtında ilineği şöyle tanımlar: "Konu (özne) değişmeksizin ortaya çıkabilen ya da yok olabilen şey." Bu tanım sonradan bütün mantıkçılarca kabul edilmiştir. İlinekler iki türlüdür: Ayrılır ve ayrılmazilinekler. (Ör. Uyumak insan için ayrılır birilinektir.- Kara renkli olmaksa, zenci için ayrılmaz birilinektir.)
- Accident.
- Accident
- Accidens
arazan
- Rastgele, tesadüfen, tevafukan.
arazbar
- Türk müziğinde bir birleşik makam.
- (Ort. O.): Konuşma.