araf suresi ne demek?
- Kur'an-I Kerim'in 7. suresidir. Mekke-i Mükerremede nazil olmuştur. Suret-ül Mikat, Suret-ül Misak, Elif lam mim sad gibi isimleri de vardır. (Osmanlıca'da yazılışı: a'raf suresi)
araf
- Mekke'nin yakınında bulunup hacıların arefe günü durdukları yerdir, bu duruş haccın rükünlerindendir.
- Sert, tepe.
- İslam inancına göre cennet ile cehennem arasında bir yer.
- Kuran'ın 7. suresi.
- Cennet ile cehennem arasındaki yer.
- Adetler, usuller, itiyatlar.
- (Arf. C.) Sırt, tepe. Özel manası Cennetle Cehennem arası bir yer.(Arf, herhangi bir yüksek yer demektir ki, bu münasebetle atın yelesine, horozun ibiğine arf denilmiştir.)(A'raf, meşhur bir kavle göre Cennet ile Cehennem arasındaki hicabın, surun yüksek tepeleri demek olur. İbni Abbastan sıratın şerefeleri diye bir kavil de mervidir. Fakat Hasanı Basri Hazretleri demiştir ki, A'raf ma'rifettendir. Ve mana "Ehl-i Cennet ile ehl-i Narı simalarından tanımak üzere bir takım rical vardır demektir. Kendisine bu rical "hasenat ve seyyiatları müsavi olan kimselerdir" denildikte dizine vurmuş ve bunlar, demiş, Allah tealanın ehl-i Cennet ile ehl-i Narı tanımak ve birbirinden temyiz etmek üzere tayin buyurduğu bir kavmdir. Vallahi bilmem belki bazısı şimdi beraberimizdedir. Hasılı A'raf üzerindeki ricalin tefsirinde başlıca iki kavil vardır. Birincisi Ebu Huzeyfe ve saireden mervi olduğu üzere bunlar amelde kusur etmiş ve mizanda hasenat ve seyyiatları müsavi gelmiş bir taife-i muvahhidindir ki Cennet ile Cehennem arasında bir müddet kalırlar. Sonra Allah Teala haklarında bir hüküm verir. (İkincisi) Bunlar Enbiya, şüheda, ahyar, ulema veya rical suretinde görünür. Melaike gibi dereceleri yüksek bir takım zevattır.) (E.T.) (Osmanlıca'da yazılışı: a'raf)
- Purgatory.
arafat
- Hacıların Kurban Bayramı'nın arife günü toplandıkları Mekke'nin doğusundaki tepe.
- Mekke çevresinde bulunan kutsal dağ.
- Mekke'nin 16 kilometre doğusunda Hacıların arefe günü toplandıkları tepe ve bunun eteğindeki ova. Tepenin diğer bir adı Cebel-ür Rahme (Rahmet Dağı)dır. Adem (A.S.) ile Hz. Havva'nın cennetten çıkarıldıktan sonra burada bir araya geldiler. İbrahim Peygamber (A.S.) Cebrail ile burada konuştu. Hz. Muhammed (ASM) yüz bin insana hitap eden veda hutbesini burada okudu. İnsan haklarını 14 asır önce burada dünyaya ilan etti.
- Palestinian statesman who is chairman of the Palestine Liberation Organization.
sure
- Kur'an'ın yüz on dört bölümünden her biri
- kur’an ’ın yüz on dört bölümünden her biri.
- Kur'an-I Kerim'in 114 bölümünden her biri.
- Sura.
- In a sure manner; safely; certainly.
- Certainly knowing and believing; confident beyond doubt; implicity trusting; unquestioning; positive.
- Physically secure or dependable; 'a sure footing'; 'was on sure ground' certain not to fail; 'a sure hand on the throttle' infallible or unfailing; 'a sure sign of one's commitment' worthy of trust or confidence; 'a sure friend'.
- Certain to find or retain; as, to be sure of game; to be sure of success; to be sure of life or health.
- Definitely or positively ; 'the results are surely encouraging'; 'she certainly is a hard worker'; 'it's going to be a good day for sure'; 'they are coming, for certain'; 'they thought he had been killed sure enough'; 'he'll win sure as shooting'; 'they sure smell good'; 'sure he'll come'.
- Fit or worthy to be depended on; certain not to fail or disappoint expectation; unfailing; strong; permanent; enduring.