arızalı ne demek?
- Engebeli
Ordu arızalı fakat kısa bir yoldan yürüyüşe tekrar başladı.
F. F. Tülbentçi - Aksayan, işlemeyen, bozulmuş (araç vb.).
- Yarım yamalak, idare edecek biçimde
Eniştemizin memuriyet hayatı büsbütün duraklayacağı yerde arızalı seyrine devam ediyorsa, bu ancak babasının sayesinde oluyordu.
A. Ş. Hisar - Broken.
- Faulty.
- Defective.
- Out of order.
- Broken-down.
- Uneven.
- Rough.
- Rugged.
- Damaged.
- Accidented.
- Undulating.
- Hilly.
engebeli
- Engebesi olan, engebesi çok olan, arızalı.
- Uneven.
- Rough.
- Bumpy.
- Rugged.
- Rude.
- Broken.
- Steep and broken.
- Hilly.
arızalı çocuk
- Bk. özürlü çocuk
arızalanma
- Arızalanmak işi, bozulma.