anlaşmak ne demek?
- Düşünce, duygu, amaç bakımından birleşmek, antant kalmak
Uyuşmazlığın her safhasında taraflar da anlaşarak Yüksek Hakem Kuruluna başvurabilir.
Anayasa - Sözleşmek, sözleşme imzalamak.
- Uyuşmak, mutabık kalmak, sözleşmek, kavilleşmek, bağdaşmak, imtizaç etmek.
- Come to an agreement.
- Reach an agreement.
- Agree.
- Get along.
- Get along with.
- Settle with.
- Come to terms.
- Bargain.
- Close.
- Compound.
- Compromise.
- Concert.
- Conspire.
- Cotton.
- Covenant.
- Fix on.
- Fix up on.
- Getting on with.
- Go along.
- Hit it off with smb.
- Assent.
- Compact.
- Conclude.
- Concur.
- To understand each other.
- To come to an understanding.
- To reach an agreement.
- Bargain: make a bargain, bargain: strike a bargain.
anlaşma
- Devletler arası siyasal, ekonomik, kültürel vb. alanlarda yapılan uzlaşma ve bu uzlaşmanın tespit edildiği belge, uyuşma, itilaf, antant.
- Sözleşme.
- Anlaşmak işi.
- Düşünce ve amaç bakımından birleşip uyuşma. krş. sözleşme
- Agreement, protocol.
- Agreement.
- Settlement.
- Deal.
- Bargain.
- Accord.
anlaşma evliliği
- Companionate marriage.