aliyyül murtaza ne demek?
- Esedullah, Aliyy-ibni Ebi Talib, Ebutturab, İmam-ı Ali isimleri ile de anılır.Hz. Resul-i Ekrem'in (A.S.M.) amcası Ebu Talib'in oğlu olup Hicretten yirmiüç yıl önce doğmuş ve Bi'setin ikinci günü daha on yaşında iken iman etmiş, hiç putlara tapmamıştır. Bunun için mübarek ismi söylendiğinde, Kerremallahü Veche diye tazim edilir. Bütün gazalarda, din muharebelerinde çok kahramanlık ve fedakarlığından dolayı "Esedullah: Allah'ın aslanı" namını da almıştır. Aşere-i Mübeşşeredendir. Ayetle medhedilmiştir. Kendinden evvelki üç Halife-i kirama (R.A.) seve seve biat etmiş, onlara Şeyh-ül İslam gibi hizmetlerine iştirak etmiştir. Evliyanın reisidir. Hicretin kırkıncı yılında şehid edilmiştir. (R.A.) Bu vesile ile onunla alakalı bir dersten kısa ve mühim bir kısmı yazıyoruz:(... Hem nakl-i sahih-i kat'i ile İmam-ı Ali'ye demiş: "Sende Hazret-i İsa (A.S.) gibi iki kısım insan helakete gider. Birisi ifrat-ı muhabbet; diğeri, ifrat-ı adavetle. Hazret-i İsa'ya Nasrani, muhabbetinden hadd-i meşrudan tecavüz ile haşa ibnullah dediler. Yahudi, adavetinden tecavüz ettiler, nübüvvetini ve kemalini inkar ettiler. Senin hakkında da bir kısım, hadd-i meşru'dan tecavüz edecek, muhabbetinden helakete gidecektir." $ demiş, bir kısmı senin adavetinden çok ileri gidecekler; onlar da Havaricdir ve Emevilerin bir kısım müfrit taraftarlarıdır ki, onlara Nasibe denilir.Eğer denilse: Al-i Beyte muhabbeti Kur'an emrediyor. Hazret-i Peygamber Aleyhissalatü Vesselam çok teşvik etmiş, o muhabbet Şialar için belki bir özür teşkil eder. Çünkü, ehl-i muhabbet bir derece ehl-i sekirdir. Ne için Şialar, hususan Rafiziler, o muhabbetten istifade etmiyorlar? Belki işaret-i nebeviye ile o fart-ı muhabbetten mahkumdurlar?"Elcevab: Muhabbet iki kısımdır: Biri; mana-yı harfiyle, yani Resul-ü Ekrem Aleyhhissalatü Vesselam hesabına, Cenab-ı Hak namına, Hazret-i Ali ile Hasan ve Hüseyin ve Al-i Beyti (R.A.) sevmektir. Şu muhabbet Resul-ü Ekrem'in (A.S.M.) muhabbetini ziyadeleştirir. Cenab-ı Hakkın muhabbetine vesile olur. Şu muhabbet meşru'dur, ifratı zarar vermez, tecavüz etmez, başkalarının zemmini ve adavetini iktiza etmez.İkincisi: Mana-yı ismiyle muhabbettir. Yani: Bizzat onları sever. Hazret-i Peygamber Aleyhissalatü Vesselamı düşünmeden Hazret-i Ali'nin kahramanlıklarını ve kemalini; ve Hazret-i Hasan ve Hüseyin'in yüksek faziletlerini düşünür; sever. Hatta Allah'ı bilmese de, Peygamberi tanımasa da yine onları sever. Bu sevmek Resul-ü Ekrem Aleyhissalatü Vesselamın muhabbetine ve Cenab-ı Hakkın muhabbetine sebebiyyet vermez; hem ifrat olsa, başkaların zemmini ve adavetini iktiza eder.İşte işaret-i Nebeviyye ile Hazret-i Ali hakkında ziyade muhabbetlerinden Hazret-i Ebu Bekir-i Sıddık ile Hazret-i Ömer'den teberri ettiklerinden hasarete düşmüşler ve o menfi muhabbet sebeb-i hasarettir. M.) (Osmanlıca'da yazılışı: aliyy-ül murtaza (r.a.))
aliyyül ala
- En üstün, birincilerin birincisi. En yüksek. Pek iyi. (Osmanlıca'da yazılışı: aliyy-ül a'la)
aliyyülala
- En güzel, en iyi, mükemmel.
murtaza
- Kendisinden razı olunmuş.
- Hz. Ali´nin lakabı.
- 1. irtiza edilmiş, beğenilmiş seçilmiş. güzide. 2. allah'ın razı olduğu kişi, kendisinden razı olunan kişi. - aliyyü'l-murtaza: hz. ali'nin lakabı.