alıkoymak ne demek?

1. Bir süre için bir yerde tutmak.

   Bu yağlı kuyruğa herkes bir defa sarılmak, onu kendine çekmek, alıkoymak sevdasında idi.

   Ercüment Ekrem Talu

2. Birini, yapmakta olduğu veya yapmak istediği işten geri tutmak

   Selim Bey, babamı yemeğinden alıkoyarak mütemadiyen Girit'ten bahsediyordu.

   Reşat Nuri Güntekin

3. Ayırıp saklamak.

   Bu çikolataları senin için alıkoydum.

4. Yoksun bırakmak

   İlk iki karım beni dalmış olduğum macera âleminden bir adım alıkoymamıştılar.

   H. R. Gürpınar

5. Mâni olmak, engel olmak

   İki güne yakın bir zaman yalnız su vererek oradan oraya koşturulmuş hayvanı, hangi kuvvet ağzına yanaşmış yiyeceği kapmaktan alıkoyar?

   R. N. Güntekin

   Zalimi zulmetmekten alıkoyarsan kardeşlik hakkını yerine getirmiş olursun.

   Necip Fazıl Kısakürek

6. Kapatmak, misafir etmek.
7. Detain.
8. Keep from.
9. Keep.
10. Hold up.
11. Hold.
12. Delay.
13. Withhold.
14. Restrain.
15. Retain.
16. Check.
17. Constrain.
18. Deforce.
19. Disable.
20. Hinder.
21. Incapacitate.
22. Intercept.
23. Keep in.
24. Preclude.
25. Retard.
26. Stay.
27. Stick.
28. Stop.
29. Debar.
30. Deter.
31. To keep.
32. To keep back.
33. To detain.
34. To delay.
35. To hinder.
36. To stop.
37. To prevent.
38. To deter.
39. To hold in for a while.
40. To keep from doing sth.
41. To set aside.
42. Hold back.
43. Intern.

alıkoyma

1. Alıkoymak işi.
2. Detention.
3. Detainment.
4. Keeping back.
5. Retaining.
6. Retention.
7. Withholding.

alıkoymamak

1. (neg. form of alıkoymak) detain, keep from, keep, hold up, hold, delay, withhold, restrain, retain, check, constrain, deforce, disable, hinder, incapacitate, intercept, keep in, preclude, retard, stay, stick, stop.

Türetilmiş Kelimeler (bis)