aftos ne demek?
Kökeni: Rumca
- Gönül eğlendiren kimse
Delikanlının sarı kıvırcık saçlı aftosu bile bu seslere alışık olduğu hâlde ürktü.
S. F. Abasıyanık - Dost, oynaş, kapatma, metres
Herifçioğlu sanki aftosundan ayrılmış gibi efkârlanıyor
E. E. Talu - Steady, regular boyfriend
- Regular girlfriend
- Mistress
gönül
- Duygu, his, aşk.
- Heves, niyet.
- Kibir, gurur.
- Tabiat, huy.
- Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatır vb. kalpte oluşan duyguların kaynağı.
- İstek, arzu.
- (Geniş anlamda) Duyguların, ruhsal kıpırdanmaların, iç çabaların taşıyıcısı.
- Duygu bağlılığı yetisi: duygunun bağlılık, birliktelik duyuran kavrayıcılığı.
- Kişiyi tanrıyla, insanla ve dünyayla içten bir ilişki içine koyan, ruhun derinliklerindeki güç.
- İnsanın manevi varlığının ifadesi, inancı ve hislerinin kaynağı
aftos piyos
- Önemsiz, değersiz, işe yaramaz, derme çatma, uyduruk.
aftosa
- Aftosa, ayak ve ağız hastalığı