adil ne demek?
Kökeni: Arapça
- Adaletle iş gören, adaletten, doğruluktan ayrılmayan, hakkı yerine getiren, adaletli.
Milletler tarihte fatihlerden fazla adillere bağlıdırlar.
F. R. Atay - Doğruluk gösteren. doğru.
- Eşit, eş, müsavi.
- Doğruluktan ayrılmayan kimse.
- Hakka uygun, haklı.
- Eş, denk, akran, benzeri
- Adaletli davranan
- Ölçüde, miktarda eşit olan.
- Clean.
- Fair.
- Impartial.
- Just.
- Righteous.
- Scrupulous.
- Equitable.
- Kosher.
- On the level.
- Right.
adil ceza
- Nemesis.
adil davranmak
- Be just to smb.