acayip ama hoş ne demek?
- Far out.
far
- Taşıtların ön bölümünde bulunan, kısa ve uzun mesafeyi aydınlatmaya yarayan ışık düzeneği
- Kadınların süs için göz kapaklarına sürdükleri çeşitli renkte boya, düzgün
- Bk. önışıtaç
- Fr. Otomobil, kamyon gibi nakil vasıtalarının önündeki kuvvetli lambalar.
- Fare, sıçan. (Osmanlıca'da yazılışı: fâr)
- Budak ve ağaç başı.
- Headlight.
- Young pig, or a litter of pigs.
- Distant in any direction; not near; remote; mutually separated by a wide space or extent.
- Remote from purpose; contrary to design or wishes; as, far be it from me to justify cruelty.
acayip alet
- Contraption.
acayip
- Hayretler içinde bırakan garip şey
- Sağduyuya, göreneğe, olağana aykırı, garip, tuhaf, yadırganan, yabansı
- Şaşma anlatan bir söz.
- Strange.
- Weird.
- Unusual.
- Curious.
- Out-of-the-way.
- Bizarre.
- Queer.
ama
- Çelişkili ve tutarsız iki cümleyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz, amma
- Uyarma veya şartlı bir ifade niteliğinde olan bir cümleyi, başka bir cümleye bağlamaya yarayan bir söz
- Beklenmeyen bir sonucu anlatan iki cümleyi onun sebebi durumunda olan cümleye bağlayan bir söz
- Bir yargıyı veya bir buyruğu pekiştirmek için de kullanılan bir söz.
- Bazen dikkati çekmek için cümlenin sonuna getirilen bir söz
- Görme engelli.
- Dağbaşlarında olan duman.
- Kör. Gözü görmeyen. (Osmanlıca'da yazılışı: a'ma)
- Bk. kör
- Only.
hoş
- Beğenilen, duyguları okşayan, zevk veren.
- Bununla birlikte
- Beğenilen, duyguları okşayan bir biçimde.
- İyi, güzel.
- Delectable.
- Delicious.
- Delightful.
- Desirable.
- Elegant.
- Fragrant.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
acayip aletacayipacayip bir şekildeacayip davranışacayip fikirliacayip kimseacayip olmakacayip sekilliacayip şeyacayip tipacayibatacayibine gitmekacayacaacabaacabayacabeyacacamaama diğer taraftanama even thoughama neama sonraama yı eşkalama yine deamaasamabileamaca aitamam afraidam bitiam i disturbing youam ma