abroad ne demek?
- Yurt dışında
- Yurt dışı
Have you ever been abroad? / Hiç yurtdışına çıktın mı?
- Dışarıda, gurbette, yurt dışına
- Ortalıkta, halk arasında
- Dış memleketlerde, hariçte
- Dışarıda, ev dışında
That animal ventures abroad only at night. / O hayvan ancak geceleri ortalığa çıkar.
- Memleket dışına
- Şurada burada, her tarafta
- Her tarafa; etrafa
She scattered the seeds abroad. / Tohumları her tarafa serpti.
Don't preach this abroad! / Bunu etrafa yayma!
- Yaşadığı yerin dışındaki yer
yurt
- Bir halkın üzerinde yaşadığı, kültürünü oluşturduğu toprak parçası, vatan.
- Memleket
- Bakıma ve barınmaya muhtaç bir grup insanın oturduğu, yetiştirildiği veya bakıldığı kurum.
- Göçebe Türklerin oturduğu çadır.
- Öğrencilerin kaldığı, barındığı yer.
- Toplu olarak bir iş öğretilen yer.
- Hastaların tedavi edildiği yer.
- Diyar.
- Orta Asya'da göçebe yaşamı süren toplumların keçeden yapılma çadırları.
- Oturulan yer, ev.
abrodil
- Mono-iyodometansülfonik asidin sodyum tuzu
- Kimyasal yapısı sodyum monoiyodometan sulfonat olan ve röntgen filmi çekiminde damara verilen bir madde.
abrogate
- İptal etmek, feshetmek
- Yetkisini kullanarak ilga etmek
- İptal, yetkisini kullanarak feshetme
- Yürürlükten kaldırmak