above ne demek?
- Yukarısına, yukarısında, üstüne, üstünde
She was then living in a room above the store: O zamanlar dükkanın üstündeki bir odada oturuyordu.
- -den yukarıya, yukarıda
- Üstün
- Daha yukarıda olarak, sıraca önce olarak
- -den üstün. Rütbe veya iktidarca üstün olarak.
A field marshal is above a brigadier: Feldmareşal rütbece tuğgeneralden üstündür.
- Yukarıda olan
I want to buy the book which one is above. I don't want the one on the below.
- -e hakim olan, -e bakan
For many years she lived on a hill above the Bosphorus: Yıllarca Boğaza hakim bir tepede oturdu.
- Yukarıda zikredilmiş, daha önce gösterilmiş olan
I shall interview the above on Friday: Yukarıda adı geçenlerle Cuma günü görüşeceğim.
- Semada olan, gökteki. Allah.
It's a gift from above: Allah'ın bir hediyesidir.
- -den çok, -den fazla. Hepsinden ziyade, bütün bunlardan başka.
He prized it above all the others: Onun gözünde diğerlerinin hepsinden daha kıymetliydi.
- Yukarıdaki, sözü geçen
The order came from above: Emir yukarıdan geldi.
above all
- Herşeyden fazla, özellikle, bilhassa
above average
- Ortalamanın üstünde.