abad ne demek?
Kökeni: farsça
- Sonsuz gelecek zamanlar.
- Köleler. (Osmanlıca'da yazılışı: a'bad)
- Ovalık yerler.
- Şen, bayındır.
- Ebedler.
sonsuz
- Sonu olmayan, hiç bitmeyen, ebedî
- Ölçülemeyecek kadar çok veya büyük olan.
- Sonu ve sınırı olmayan şey.
- Sonu, sınırı olmayan, çok
- Sonu olmayan, her niceliği aşabilen değişken (nicelik).
- Sonu düşünülemeyen, sınırları tasarımlanamayan.
- (Matematikte), Verilmiş olan her büyüklükten daha büyük olan.
- Alıcı merceğine göre çok uzakta bulunan noktaların durumu. (Böyle bir noktadan gelen ışınlar birbirine koşut sayılır.sonsuz, fotoğraf aygıtlarında ( oo) ile gösterilir).
- sonsuzluk.
- Sonu olmayan
abadan
- Desteksiz atan.
- Yünlü ya da pamuklu bir tür dokuma.
- Zengin, bayındır.
- Mamur, şen. İmar edilmiş.
- Flourishing.
abadana
- Eski İran hükümdarlarının taht salonlarının bulunduğu saraylar.