ızgara ne demek?
- Metal çubukların, ağaç dallarının aralıklı sıralanmasıyla yapılan parmaklık veya kafes biçiminde araç.
- Pisliklerin su yollarını tıkamasını önlemek veya havalandırmak amacıyla su yollarının havalandırma çıkışları üzerine konulan kafesli veya parmaklıklı demir.
- Et, balık, köfte vb. yiyecekleri pişirmekte kullanılan araç, gril
Izgaranın sokağa verilen bacasından, kızardıkça yağları eriyen köftelerin kokusu vuruyordu dışarıya.
N. Cumalı - Bu araç üstünde pişmiş
Gün batmadan çok evvel işlerini bitirdikleri için bu saatte meze ve ızgaralardan başka bir şey kalmaz.
R. N. Güntekin - Futbol ayakkabısının altında bulunan iri başlı kabara
Ötekisinde altından hâlâ ızgaraları sallanan bir futbol ayakkabı eskisi vardı.
S. F. Abasıyanık - Radyo ışıtaçlarında eksiuç ile artıuç arasına yerleştirilenızgara biçiminde elektrikucu.
- Ayaktopu ayakkabılarının altlarına çivilenen ve tabanla topuk genişliğinde uzayan 12,7 mm. genişlikte kösele ya da sert lastik parçaları. (Tabanda iki, topukta ise bir tane bulunur ve çıkıntılar birbirine koşuttur.)
Grid, control grid.
Stud.
Grilled.
Grill.
Griller.
Gridiron.
Grate.
Broiler.
Grating.
Grilled meat.
Grid.
Grille.
Riffle.
Barbecue.
Raster.
Screen.
Hearth.
Gutter.
Grillage.
Crib.
Latticing.
Latticed.
Lattice bar.
Kernel.
Guard.
Grill work.
Rifle.
Hack.
Guard iron grilled.
Fire bar.
Fire grate.
Gitter
Grille
ızgara alanı
- Kazan ya da sobada kömür ızgarasının kapladığı alan.
- Bk. ızgara alanı
ızgara ayarları
Grid settings