ıslatmak ne demek?
- Islak duruma getirmek.
- Dayak atmak veya ağır hakarette bulunmak
Müfettiş, gazete sahibini iyice ıslattıktan sonra bastonunu, şapkasını aldı, küfrederek kapıdan çıktı.
R. N. Güntekin - Mutlu bir olayı yeme içme ile kutlamak.
To beat.
To give sb a hiding.
To drink to.
To celebrate an event by having a booze-up.
Damp.
Bedrabble, bedraggle.
Dampen.
Douse.
Drench.
Moisten.
Saturate.
Steep.
To wet.
To soak.
To drench.
To saturate.
To dampen.
ıslak
- Suya batırılmış, üzerine su dökülmüş veya yağmurdan ıslanmış olan
- Herhangi bir nedenle yaşarmış, sulanmış
Tacky.
Damp.
Moist.
Watery.
Dank.
Liquid.
Slobbery.
Sloppy.
ıslatma
- Islatmak işi.
- Bira yapımında, su alması için, arpanın 10-15
- Sulandırma.
- Temizleme işini kolaylaştırmak için, yüzey gerilimini azaltmak amacıyle, çözeltilere ıslatıcı ekleme işlemi.
Soakage.
Soak.
Wetting.
Dampening.
ıslatma sıvısı
Steep.