ışıldar ne demek?
- Kendi kendine ışık verebilen nitelikte (özdek).
- Işıldama özelliği taşıyan (özdek).
- Parlak, göz alıcı, ışıldayan.
- Luminescent.
- Luminiscent.
- Leuchtstoff
- Luminescent
- Luminiscent
ışıldak
- Karanlıkta bir hedefi aydınlatmak için kullanılan dar, uzun bir ışın demeti çıkaran ışık kaynağı, projektör
- Parlayan, ışıltılı.
- Bir görünçlüğün aydınlatılmasında kullanılan, güçlü bir ışık kaynağı bulunan, özel yapısıyla bu ışık kaynağından çıkan ışık demeti düzenlenebilen ışıtaç.
- Çok güçlü ışık veren ve araçlarda ek olarak kullanılan ışıtaç.
- Yüksek bir ışık yeğinliği elde etmek üzere, ışığı, optik bir düzenle (ayna ya da mercekler) belirli bir oylum açısı içine toplayan ışıklık.
- Projector, sunlight, studio lamp, sun arc-light, brute (a.), (ABD) sun arc, luminaire.
- Spotlight.
- Searchlight.
- Projector.
- Floodlight projektör.
ışıldak askısı
- Işıldakları istenilen yükseklikte tutan ızgara palangalarına asılmış demir boru ya da çubuk.
- Spotbar, light pipe.
- Porteuse de projecteurs