üflemek ne demek?
- Dudakları büzerek soluğu bir şey üzerine hızla vermek, üfürmek
İki senedir sigaralarının dumanlarını burnuma üflediği yetmemiş gibi şimdi de bana oyun etmeye kalkışıyor.
A. Gündüz - Yanmakta olan bir şeyi söndürmek veya canlandırmak için soluk vermek
İdris iskele başında salep güğümünün altındaki eleme kömürlerin küllerini üflüyor.
S. F. Abasıyanık - Nefesli çalgıları çalmak
Arkadaş çalgısını bir iki defa üfledikten sonra döndü.
O. C. Kaygılı - Blow out.
- Puff.
- Blow.
- Puff out.
- Insufflate.
- Whiffle.
- Whiff.
- Breathe upon.
- To blow.
- To puff.
- To blow upon.
- To blow out.
üflemek suretiyle meydana getirilmiş
- Blown
üfleme
- Üflemek işi.
- Insufflation.