ücret ne demek?
Kökeni: Arapça
- İş gücünün karşılığı olan para ve mal
Ücret emeğin karşılığıdır.
AnayasaÜcret hizmet mukabilidir. Ne yapıyorsun ki sana para verelim?
Nazım Hikmet - Kiralanan veya satın alınan bir şey için ödenen para
Fiyatından daha yüksek bir ücretle satın aldı.
P. Safa - Üretim faktörlerinden biri olan emeğin üretimden aldığı pay, diğer bir deyişle emek faktörünün fiyatı.
- İşçilere üretim sürecine katılmaları karşılığında belli sürelerde yapılan ödeme. krş. maaş
- Emek karşılığında alınan para.
- Bk. ödemelik
- Hizmet karşılığı verilen şey.
- Dues.
- Charge.
- Terms.
- Payment.
- Wages.
- Wage.
- Salary.
- Earnings.
- Rate.
- Emolument.
- Hire.
- Honorarium.
- Remuneration.
- Stipend.
- Wage rate.
- Screw.
- Cost.
- Price.
- Compensation.
- Disposable income.
- Kickback.
- Quittance.
- Rate regulation.
- Reward.
- Cachet
ödemelik
- Yapılan iş karşılığı çalışanlara ödenen para.
- Fee, salary.
- Gage, Honorar, Lohn, Gehalt
- Cachet, traitement, honoraires
ücret anlaşması
- Wage agreement.
ücret anlaşmazlığı
- Wage dispute.