örmek ne demek?
- İplik, yün, tel, saz vb.ni birbirine dolayarak işlemek veya tezgâhta dokumak
Balık ağı örerken, ağları tamir ederken okur o!
S. F. Abasıyanık - Kumaşlardaki delikleri elde iplikle besleyerek kapatmak
Paltonun sırtını güve yemişti de ben örmüştüm.
B. Felek - Saç, yele vb. şeylerin tellerini birkaç bölüme ayırıp birbirine geçirmek yolu ile dağınıklıktan kurtarmak.
- Duvar yapmak veya onarmak.
- Estetik kaygıyla, duygulu biçimde bir güzelliği ortaya koymak
Bu yeni zevke göre, şiir ve nesir örenler yok.
Y. K. Beyatlı - Müzik, edebiyat vb.nde bir özelliği oluşturmak, ortaya koymak
Yaşadıkça kendi kabuğunu yetiştiren sümüklü böcek gibi talihimizi biz kendimiz öreriz.
A. Ş. Hisar - Knit.
- Plait.
- Weave.
- Hand-knit.
- Twine.
- Entwist.
- Build.
- Darn.
- Interweave.
- To knit.
- To darn.
- To braid.
- To plait.
- Bond.
- To weave.
- Braid.
- To build.
- To bond.
- To splice.
- To lay.
- To interweave.
- To twine.
- To wreathe.
- Entwine.
örme
- Örülerek yapılmış olan
- Örmek işi.
- Topu en yakınındaki arkadaşına aktaran oyuncunun, bu arkadaşı ile karşısındaki karşı takım savunma adamının arasından geçmesi ve davranışını birkaç kez yinelemesi.
- Darning.
- Knitting.
- Plaiting.
- Netting.
- Weaving.
- Weave.
- Knitted.
örme ağ ipliği
- Örerek oluşturulan ağ ipliği.
- Knitted net fibre.