ölçmek ne demek?
- En, boy, hacim, süre gibi nicelikleri kendi cinslerinden seçilmiş bir birimle karşılaştırıp kaç birim geldiklerini belirtmek
Dükkânda arşınla kumaş ölçmekle ömür çürütemeyeceğimi söyledim.
N. Cumalı - Aşırı olmamasına dikkat etmek, kontrol etmek
Behiç cesaretini ölçtüğü zaman kendisini oldukça kuvvetli buldu.
P. Safa - Perambulate.
- Plumb.
- Take the range.
- Measure.
- Survey.
- Clock.
- Evaluate.
- Gage.
- Gauge.
- Mete.
- Meter.
- Take.
- Weight.
- To measure.
- To gauge.
- To consider.
- To weigh.
- To evaluate.
- To measure the worth of.
- To compare.
- To mete.
- To admeasure.
- To gage.
- To meter.
- To tape.
- To observe.
- To scale.
- To survey.
- Depart.
- Dose.
- Fathom.
ölçme
- Ölçmek işi.
- Hastada oluşan fiziksel değişimlerin niteliğini ve niceliğini anlamak için yapılan bir muayene, mensurasyon.
- Bir ya da daha çok kişiye ilişkin bir değişken niteliğin niceliğini ya da derecesini saptama ve sayısal olarak belirtme işi.
- Öğrencilerin belli bir alan ya da konudaki gelişme ve başarılarını uygun araçlar ve yöntemler uygulayarak sayısal sonuçlarla belirleme işi.
- Measuring.
- Mensural.
- Measurement.
- Survey.
- Surveying.
- Gauging.
ölçme aleti
- Gauge.