ölçü ne demek?
- Ölçüt.
- Bir niceliği, o nicelik için kabul edilmiş birimlerden birine göre oranlayarak değerlendirme, mizan.
- Bu değerlendirmede kullanılan birim, ölçme birimi
Ziyanımız, ölçülere sığmayacak kadar büyüktür.
R. E. Ünaydın - Ölçme sonucu bulunan rakam.
- Belirlenmiş boyut.
- Değer, itibar
Şimdiki ölçülere uymaz bir biçimi vardı.
Y. Z. Ortaç - Aşırı olmama, ılımlı, uygun olma durumu.
- Bir şiirdeki dizelerin hece ve durak bakımından denk oluşu, vezin.
- Basınç, sıcaklık, akışkan düzeyi, aralık gibi nicelikler ölçen özel aygıt.
- Measure.
- Measurement.
- Dimension.
- Scale.
- Meter.
- Metre.
- Foot rule.
- Extent.
- Gage.
- Gauge.
- Prosody.
- Size.
- Standard.
- Stint.
- Test.
- Dimensions.
- Level.
- Norm.
- Measuring.
- Unit of measurement.
- Proper degree.
- Suitable limit.
- Bounds.
- Module.
- Measuring stick.
- Dosage.
- Chain.
- Tape.
- Rhythm.
- Meterage.
- Calibration.
- Stichmass
- Jauge, calibre
ölçü aleti
- Gauger.
ölçü alınan çizgi
- Base line.