öğütmek ne demek?
- Bir araçla tane durumundaki nesneleri bir araçla ezerek un durumuna getirmek
Bu değirmen, günde ancak kırk elli çuval öğütebilirdi.
S. F. Abasıyanık - Ezmek, çiğnemek.
- Küçük parçalar haline getirme.
- Mill.
- Grind.
- To grind.
- To digest.
- To grind sth to a powder to digest food.
- To granulate.
- To pulverize.
- To mill.
- To grain.
- To comminute.
- To triturate.
- Grind into / to.
- Moudre
öğütme
- Öğütmek işi
- Katı özdeklerin boyutlarını, çeşitli fiziksel kuvvetlerin yatay ve dikey etkileriyle küçültme.
- Yemlerin çarpma, kırpma, kesme veya sürtünme yoluyla boyutlarını küçültmesi, un durumuna getirilmesi işlemi.
- Ham yem materyalinin karıştırma işlemine uygun duruma getirilmesi ve besin olarak yararlanılabilme oranının yükseltilmesi amacıyla küçük partiküllere ayrılması.
- Granulation.
- Trituration.
- Milling.
- Grind.
- Grinding, milling, powdering.
- Grinding.
öğütme bölümü
- Crushable bin, crushable zone.