çukur ne demek?
- Çevresine göre aşağı çökmüş olan yer
Eşek sendeleyip yandaki çukurun içine düştü, kalkamadı.
M. Ş. Esendal - Çene ve yanaktaki gamze
Ne hoş gülerdi, yanaklarının çukuru ne derli toplu açılırdı.
R. H. Karay - Mezar
Ben, bir ayağı çukurda hasta bir ihtiyarım.
M. Yesarî Deep-set.
Sunk.
Hollow.
Concave.
Hole.
Cavity.
Scoop.
Dimple.
Excavation.
Fosse.
Gully.
Gully drain.
Gutter.
Indent.
Sink.
Trench.
Burrow.
Crater.
Dent.
Depression.
Fold.
Socket.
Sunken.
Pit hole.
Bore.
Bowl.
Pocket.
çukur açmak
- Toprağı kazarak çukur yapmak.
Scoop out, hollow out, hollow, dig a hole.
çukur ağ
- Çukur bir yansıtıcı yüzey üzerine çizilmiş koşut çizgilerden oluşan ışık ağı.
- Çukur bir yansıtıcı yüzey üzerine çizilmiş koşut çizgilerden oluşan ışık ağı.
Concave grating.
Konkave Gitter
Réseau concave