çokluk ne demek?
- Sayı veya ölçü yönünden çok olma durumu, çoğul, kesret, ekseriyet, teklik karşıtı
Anayasa değişikliklerinde iptale karar verebilmesi için üçte iki oy çokluğu şarttır.
Anayasa - Çoğunluk
O akşam kibarların geleceğini, smokin, hatta frakların çoklukta olacağını söyledi.
H. E. Adıvar - Kelimelerin belirli eklerle birden çok varlığı veya kişiyi bildirme biçimi, çoğul, cem.
- Sık sık, çokça, çok kez, çoğu
Ben çokluk ata binmediğim için birkaç ay içinde at toplandı, semirdi ve güzelleşti.
F. R. Atay - Bk. sıklık.
Multiplicity.
Multitude.
Plentifulness.
Muchness.
Crowd.
Affluence.
Ampleness.
Amplitude.
Commonness.
Considerable.
Fullness.
Fulness.
Heaviness.
Host.
Multeity.
Plenitude.
Plenty.
Plethora.
Plurality.
Superfluity.
Throng.
Vastness.
Lashings.
Abundance.
Mass.
Wealth.
Majority çoğunluk.
Mostly.
Usually.
Large number of.
Majority.
Overmeasure.
Quantity.
Surfeit.
sıklık
- Sık olma durumu.
- Sıkça geçme, kullanımı sık olma.
- Frekans.
- Titreşen bir dizgenin, bir dalganın saniyedeki titreşim, sayısı; birimi hertz. (Hz)'dir.
- Bk. yinelenim
- İncelenen bir değişkenin belli bir değerinin kaç kez gözlendiğini gösteren sayı.
- Bir olayın belli bir toplulukta belirli süre içerisindeki görülüş sayısı, insidans.
- Belli bir puanla gösterilen ya da herhangi bir sınıf genişliği içinde yer alan denek, gözlem ya da olay sayısı.
- Bir gözlem dizisinde aynı değerlerin yinelenmiş sayısı.
Thickness.
çokluk dağılımı
- Bk. sıklık dağılımı.
çokluk eki
- Getirildiği kelimenin birden çok olduğunu anlatan ek, çoğul eki.
- Adlarda ve zamirlerde aynı türden birden çok varlıkları anlatmak için; fiillerde, fiilin gösterdiği oluş ve kılışı yapanın, yani şahsın çokluk olduğunu göstermek için kullanılan özel ekler: ağaç+lar, çiçek+ler, oda+lar, bey+ler, okul+umuz, bahçe+lerimiz, çocuk+ları+mız; biz+ler, on+lar, anlattı-k, anladı-nız, geliyor-uz, gitmeli-y-iz, gidecek-ler vb.
Plural ending.
Désinence du pluriel, suffixe du pluriel