çevre ne demek?
- Bir şeyin yakını, dolayı, etraf
Büyük kentlerin çevreleri gecekondularla sarılmıştır.
O. Rifat - Kişinin içinde bulunduğu toplumu oluşturan ortam
Her girdiği çevreye kişiliği ile birlikte olgun ve asil bir huzur havası getirirdi.
H. Taner - Sırma işlemeli mendil
Geçen gün sandığı karıştırırken elime işlemeli çevreler geçti.
M. Yesarî - Aynı konu ile ilgisi bulunan kimselerin tümü, muhit.
- Bir kimse ile ilişkisi bulunanlar, muhit
Babanın ve çevresinin var güçleri ile destekledikleri düşünülebilir.
H. Taner - Bir birimden önce veya sonra gelen aynı türden birimlerin tümü, bunların oluşturduğu küçük grup, kontekst.
- Düzlem üzerindeki bir şekli sınırlayan çizgi.
- Hayatın gelişmesinde etkili olan doğal, toplumsal, kültürel dış faktörlerin bütünlüğü.
- Bk.çevre ülkeleri
- Bir organizmanın ya da bir parçasının üzerinde etki yapan dış etkenler topluluğu.
- Canlıların içinde yaşadıkları ortam ve bu ortamlardaki çeşitli faktörlerin bütünü, ambiyens.
- Herhangi bir yapının merkezinden uzakta olan, kenarda olan.
- Bir organizmanın veya bir parçasının üzerinde etki yapan dış etkenler topluluğu.
Environment.
Environmental.
Ecological.
Ambient.
Contour.
Surroundings.
Premises.
Adjacencies.
Ambiance.
Ambience.
Purlieus.
Neighborhood.
Neighbourhood.
Vicinity.
Circumference.
Perimeter.
Atmosphere.
Ambit.
Circle.
Climate.
Compass.
Domain.
Entoura.
Circuit.
Medium.
Milieu.
Periphery.
Sphere.
Radius.
Environment, peripheral.
Milieu environnant, environnement
çevre ülkeleri
- Bağımlılık kuramına göre iktisadi gelişmeleri büyük ölçüde merkez ülkelerce belirlenen, biçimlendirilen ve sömürülen geri bıraktırılmış ülkeler. krş. az gelişmiş ülkeler, kuzey ülkeleri, güney ülkeleri
Peripheral economies.
çevre açı
- Geometride, bir çemberin iç bölgesinde, köşesi çember üzerinde bulunan açı.
çevre alan kamaştırması
- Bkz. dolaylı göz kamaşması.