çıtlatmak ne demek?
- Bir şeyden "çıt" sesi çıkarmak
Asabiyetle parmaklarını çıtlattı.
A. Gündüz - Antep fıstığının kabuğunu aralamak.
- İş parçalarının bazı yerlerini oyup çıkarmadan makasla kesmek.
- Bir kimseye, bilmediği bir şeyden ancak sezdirecek kadar söz etmek
Kim bana bu sevdanın sonu çıkmaz olduğunu hafif yollu çıtlatacak olsa, kırılarak karşı çıkıyor, çıtlatana düşman kesiliyordum.
N. Cumalı - To crack (one's knuckles.
- To drop a hint about.
- Hint.
çıtlatma
- Antep fıstığının kabuğunu aralama.
- Çıtlatmak işi.
- Hint, indication, intimation.
çıtlatmamak
- Form of çıtlatmak) hint, drop a hint, give a hint, give smb.
- To understand, indicate, insinuate, intimate, spring.