çırpmak ne demek?
- Kanatları hızla ve kesik kesik hareket ettirmek
Kanat çırparken birden durulur, suya konarlar.
H. Taner - Halı, kilim vb. şeyleri hızla ve kesik kesik silkelemek.
- İki şeyi birbirine çarpmak
Ali Bey ellerini çırptı: -Elif Hanım, hepimize kahve, diye seslendi.
H. E. Adıvar - Bir şeyin ucundan bir parça kesmek.
- Sulu yiyecekleri hızla ve sürekli olarak çatal, kaşık vb. ile karıştırmak.
- Çalmak, hırsızlık etmek.
- Güreşte rakibinin kollarını beli hizasında sımsıkı kavrayarak minderde kendi üzerinden sağa ve sola sırtüstü savurmak.
- Beat.
- Whisk.
- To beat.
- To flutter.
- To flap.
- To clap.
- To rinse.
- To beat with short and repeated blows.
- To clap to beat.
- Flap.
- Snip.
çırpma
- Çırpmak işi.
- Kumaşın kenarını kıvırıp dikmek için iğne, kenara göre çapraz tutularak ve çift kattan batırılıp tek kattan çıkarılarak yapılan dikiş biçimi.
- Dansçının, bir bacağını bükmeden, uzatarak yaptığı alıştırmaların tümü. Dansçının bir eliyle tutamağı destek alırken, bir bacağını gererek öne, arkaya, sağa ve sola hareket ettirmesi.
- Battement.
- Snip.
- Battement
çırpma sesi
- Flap.