çürümek ne demek?
- Genellikle mikroorganizmaların etkisiyle, kimyasal değişikliğe uğrayarak bozulup dağılmak
Sen toprakta çürürsün canım kardeşim / Ben ayakta.
B. R. Eyuboğlu - Sağlamlığını, dayanıklılığını yitirmek
Onun gelişine kadar da kağşamış, çürümüş, küflenmiş yapı ayakta kalamazdı.
T. Buğra - Vurulma veya sıkışma yüzünden vücutta lekeler oluşmak.
- İnsan yıpranmak, çökmek.
- Bir düşünce temelsiz ve kanıtsız kalmak.
- Decay.
- Spoil.
- Go bad.
- Become unsound.
- Decompose.
- Canker.
- Decline.
- Fester.
- Go off.
- Languish.
- Molder.
- Moulder.
- Perish.
- Putrefy.
- Sphacelate.
- Bruise.
- Corrode.
- To decay.
- To rot.
- To putrify.
- To go bad.
- To be refuted.
- To be bruised.
- Go to the bad or dogs.
- Molder away.
- Wither.
- Ret.
çürümekte olan
- Putrescent.
çürüme
- Çürümek işi.
- Işınetkin bir çekinin, kimi ışın ya da tanecikler salmasıyla başka çekinlere dönüşmesi olayı.
- Kokuşma.
- Organik bir maddenin bakteriler veya çeşitli çevresel etkenler nedeniyle pis kokulu ürünlere dönüşmek üzere normal yapısını kaybetmesi, kokuşma, pütrefaksiyon.
- Decay.
- Dry-rot.
- Putrefaction.
- Decomposition.
- Corruption.
- Rottenness.