çürük ne demek?
- Çürümüş olan
Yabancı, kirli, çürük dişlerini göstererek gülümsüyordu.
Ö. Seyfettin - Sağlam ve dayanıklı olmayan
Çürükleri barındırmaz yaylaların yaylası.
H. Taner - İş göremez, hastalıklı.
- Sağlam bir temele veya kanıtlara dayanmayan.
- Sakat.
- Vurma veya sıkıştırma yüzünden vücutta oluşan mor leke
Hemen her gece sille tokat adamakıllı dayak yiyor, her yanı çürük içinde.
A. İlhan - Bâtıl. ~ işlem: bâtıl muâmele.
- Vurma veya sıkıştırma yüzünden vücutta oluşan mor leke.
- Diş veya kemikteki çürümeyle ilgili; çürümeye ait olan.
- Çürük gösteren, çürümüş.
- Rotten.
- Unsound.
- Decayed.
- Dickey.
- Dicky.
- Draft-exempt.
- Feeble.
- Flimsy.
- Putrefacient.
- Putrefactive.
- Putrid.
- Rocky.
- Sleazy.
- Wonky.
- Cavity.
- Tooth decay.
- Decay.
- Dry-rot.
- Bruise.
- Contusion.
- Shaky.
- Addled.
- Jerry-built.
- Unstable.
- Unfounded.
- Untenable.
- Unfit for service.
- Disabled.
- Spoiled.
- Not well made.
- Fragile.
- Brittle.
- Friable.
- Ramshackle.
- Foul.
- Undone.
- Stale.
- Broken.
- Morbid.
- Incollectable.
- Corrupt.
- Unfit.
- Ecchymosis.
- Rickety.
- Carious.
çürümüş
- Decayed.
- Rotten.
- Addled.
- Putrefaction.
- Carious.
çürük akçe
- Ayarı düşük, karışık ve değeri düşük maden para.
çürük boya
- Doğal olmayan ve basit kimyasal yollarla elde edilen boya.